1. Anasayfa
  2. Edebiyat Kafe

Söz Büyüsü

Söz Büyüsü
3

Danışanlarımla yaptığım Koçluk seanslarında en çok karşılaştığım şey “Söz Büyüsü” oluyor.

Ona bu ismi ben taktım ‘Söz Büyüsü’.
Bir hayli çökkün, yılgın, mutsuz ve yaşamaktan usanmış danışanlar oturuyorlar karşıma ve kendileriyle ilgili binlerce olumsuz cümle kuruyorlar zira.

Onları dinlerken içimden hep aynı şey geçiyor; “ah şu etiketler”!!
Kişi sıklıkla duyduğu cümleleri kendi iç sesi haline getiriyor ve bir elbisenin etiketi gibi onu ruhuna, zihnine ve kalbinin tam ortasına yapıştırıyor, etiketlerin sorun haline gelmesi ise kişinin etiketiyle iç içe geçip onu tanımlayan tek gerçeğin o olduğuna inanmasıyla başlıyor.
Ve ilginçtir ki o etiketlerin basım yerleri hep aynı tanıdık adreslerden çıkıyor.

Genellikle eş, anne  ya da baba tarafından sıklıkla söylenen cümleler kişiye sanki büyü yapıyor ve kişi artık kendisiyle ilgili yeni bir cümle kuramamaya başlıyor.
Çünkü o yalana! inanıyor.
Aslında çevrelerindeki büyücülerin tek amacı da bu oluyor.

Baktığımızda olay tıpkı Einstein’in dediği; “aslında herkes bir dahidir ama siz bir balığı ağaca çıkma yeteneğine göre yargılarsanız balık tüm ömrünü aptal olduğuna inanarak geçirecektir” cümlesine dönüşüyor.
Ve ben yaptığım çalışmalarla onlara kendi “gerçek” seslerini duyurmaya çalışıyorum, seanslar sonunda kendilerini duymaya başladıklarında hep aynı şey oluyor, önce omuzları dikleşiyor, sonra gözlerinin içi gülüyor ve yüzleri mutlulukla pembeleşiyor.
Bayılıyorum o an’a.

Onlara tavsiye veremiyorum ama yazayım dedim buraya; “lütfen ama lütfen kendi değer biriminizi başkasının belirlemesine izin vermeyin, sadece kendinize inanmaya başlayıp, kendi iç sesinizi dinlediğinizde o size daima doğru yolu gösterir.”

Yazımı bu noktada Steve Jobs’un söylediği şu sözlerle bitirmek isterim; “zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun
Unutmayın ki bu hayat sizin.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Hayat insanlara kimlikler ve bu kimliklere bazen elbiseler diker. Benim de vardı böyle bir elbisem, birgün onu çıkarmaya karar verdim, onu çıkardığımda kendimi bir portakal gibi soydum, soydukça kabuklarımı, yeni bir BEN ile buluştum. Bir çocuk oyunu gibiydim sanki, portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir GER-ÇEK uydurdum, duma dum dum misali. İşte o kendime ayma anımda yeni kimliklerimle buluştum; Eğitmen. Profesyonel Koç. Ve acemi bir Yazar. Her şeyin acemiliğini seviyorum zira ben, Turgut Uyar'ın dediği gibi; "belki de asıl Ustalık budur, her zaman Acemi olmayı bilmek" Bunu unutmazsam/bunu unutmazsak daha daha daha elbiseler dikeriz kendimize, bedenimize ve tin'imize. Belki de YAŞAMAK budur. Selam olsun herkese.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (3)

  1. Başkalarının hayatımı yönlendirmesine izin vermeyeli uzun uzun yıllar oluyor. Bazı insanlar gerçekten de büyücü gibi. Konuşurken hipnoz etkisi yaratıyor ama bu büyüye kapılmamak lazım.

  2. 16 Mart 2020

    Annemin “iki söz bir büyü yerine gecer”cimlesi aklıma geldi,beni nerelere götürdü.Kendimize bakalim,işimize bakalim,kalbimize bakalim INŞAALLAH.Cok çok iyi geldin yine ?

Bir cevap yazın