Sosyal Medya Günah mı? Sosyal Medya Detoksu. Teknolojinin Zararları Nelerdir? Ebeveynler Bu Ne Yapıyor? İnsan yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratıldı. Bu şekilde yaratıldığından kişi can, mal, akıl, ırz ve inanç olmak üzere bu beş temel değeri de korumalı ve dokunulmaz kılmalıdır. Her ne sebeple olursa olsun bu değerlerin zarar görmesine razı olmamalıdır. Aslında bu […]
Sosyal Medya Günah mı? Sosyal Medya Detoksu. Teknolojinin Zararları Nelerdir? Ebeveynler Bu Ne Yapıyor?
İnsan yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratıldı. Bu şekilde yaratıldığından kişi can, mal, akıl, ırz ve inanç olmak üzere bu beş temel değeri de korumalı ve dokunulmaz kılmalıdır. Her ne sebeple olursa olsun bu değerlerin zarar görmesine razı olmamalıdır. Aslında bu durum hayatın bütünü için geçerlidir. Yani teknolojiyle iç içe olan insanlar için de durum aynıdır. Artık İnternet ve sosyal mecralar vazgeçilmez birer unsur haline gelmiştir. Hal böyleyken kişi kendi özel hayatında ve çevresindekilerle olan ilişkilerinde güzel ahlaklı ve aklıselim bir şekilde, bir yaratılıştaki amaca yakışır bir şekilde duruşunu belirlemelidir. Bu duruşunu teknolojiyi kullanırken de koruyabilmelidir. Bu alanı verimsiz amaç gütmeden ve kontrolsüz bir biçimde kullanmak az önce bahsettiğimiz bu beş temel değeri ihlal etmek anlamına gelir.
Teknolojinin bilinçsiz kullanımı insanların sağlığını tehdit ettiği için canına, bununla beraber maddi kayıplara neden olduğundan malına, teknolojide ahlak dışı yönelimlerle akıl ve iffet sarsıntılarına, aşırı olmakla birlikte sapkın ideolojilerle de inanç zayıflatmaktadır. İnsan Allah’ın verdiği aklı teknolojiyle uğraş içindeyken de iyi yönde kullanmakla sorumludur. Özellikle zamanının çoğunu sosyal medyada ve bu tür mecralarda harcayanlar helal kazanç yerine kumara, tasarruf yerine israfa, iffet yerine ahlaksızlığa, merhamet yerine şiddete yöneliyorsa kocaman bir yanlışın içindedirler. Bu şekilde yetişen gençlerimiz ve çocuklarımız da geleceklerini tehlikeye atmış olurlar.
Konuyla ilgili olarak, günümüzün vazgeçilmez teknolojisi olan ve artık neredeyse altıncı duyu organımız diyebileceğimiz akıllı cep telefonları için çok sık kullandığım bir cümle vardır. Aklını kullanan birinin elinde ise o kişi âlim olur, hain düşüncelerde birinin elinde ise o kişi katil olur. Maalesef günümüzde bu telefonlar zamanı boşa harcama ve vakit öldürmenin en aldatıcı tuzağı haline gelmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) bizleri şu şekilde uyarmaktadır ‘’iki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: sağlık ve boş vakit’’ maalesef günümüzde aynı çatı altında birbirinden habersiz yaşayan ailelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Evet, hepimizin hayatında önemli bir yer edinen İnternet ve sosyal medya başıboş, amaçsız ve sorumsuzca kullanılan bir alan olmamalıdır. En azından bağımlı olmamalı yerinde ve gereğinde kullanılmalıdır. Şunu idrak etmek gerek günlük normal hayatımızda olduğu gibi sosyal medyada da helal ve haram vardır.
Tam bu noktada Kuranı Kerim’ in emri aklıma gelir; ‘’Hucurat Süresi 12.ayet derki: Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetini araştırmayın.’’ günlük yaşantımızda yalan söylemek, gıybet etmek, iftira atmak nasıl ki günahsa sosyal medya için de aynı şekilde günahtır. Bugün bizler için teknolojiden tamamen uzak durmak elbette mümkün değildir ama helal, haram hassasiyetini korumak namına daha ilkeli bir biçimde, başkalarının haklarını ihlal etmeden, daha bilinçli kullanım öncelikli sorumluluğumuz olmalıdır. Böylece vaktimizi daha verimli, emeğimizi de daha anlamlı hale getirebiliriz.
Herkese göre, hepimize göre teknolojinin getirdiği kolaylıklar tartışılmaz derecede çok iyi. Yerimizden hiç kımıldamadan yan odanın ışıklarını, klimasını hatta perdelerini açıp kapatabiliyoruz. Dünyada gitmek isteyip de gidemediğimiz, görmek isteyip de göremediğimiz yerleri kolaylıkla keşfe çıkabiliyoruz. Elbette kullandığımız cep telefonları bizleri bir örümcek ağı gibi etkisi altına almış durumda, İnternette sayılamayacak kadar sınırsız aktivasyon ile büyük bir kolaylık sağlamakta.
Başımdan geçen trajikomik bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Doktor muayenehanesinde bekleme salonunda sıramın gelmesini bekliyorum. Hemen sağ tarafımda bir karı-koca ve Allah bağışlasın üç dört yaşlarında bir kız çocuğu var. Çocuğun elinde iyi bir marka cep telefonu Youtube’dan video izletiliyor. Durumu şöyle bir gözlemledikten sonra fark ettim ki çocuk tamamen kendi iradesi doğrultusunda hareket ediyor. Çünkü bir video açıyor beğenmiyor, başka bir video açıyor kapatıyor, en sonunda bir videoda karar kıldı ve resmen hipnoz olmuşcasına telefon çocuğu etkisi altına aldı. Bu arada anne baba ne yapıyor derseniz hemen söyleyeyim.
Baba yine elinde cep telefonu sosyal medyada zaman öldürmekle meşgul, anne ise suratındaki ifadeye bakılırsa ağrısı var. Anlaşılan hasta olan kişi o. Bu bekleme salonunda tabi ki bizden başkaları da var. Benzer bir durumda olan bir başka kişi benim hemen sol çaprazımda dikkatimi çekiyor. Baba yine elinde cep telefonu, sağ elinin başparmağı telefonun ekranında bir aşağı bir yukarı hareket yapmakla meşgul.
Yine bu babanın da dört yaşlarında bir erkek çocuğu var. Çocuk maşallah biraz aktif yerinde duramayan cinsten. Salonda bir sağa bir sola kendince oyun oynuyor. Bir ara oturmakta olan babasının yanına gitti, adamın dizlerine vurarak merdivenin olduğu yönü gösterip bir şeyler söyledi. Belli ki bir şeyden rahatsız olmuş ya da bir şeyler dikkatini çekmiş ve bunu babası ile paylaşmak istiyor. Ancak adam yanındakinin kendi çocuğu değil de görünmez bir hayalet varmışcasına hiç istifini bozmadan cep telefonundaki meşguliyetine devam etti. Sonra çocuk baktı ki babası kendiyle ilgilenmiyor vazgeçti ve kendince oynadığı oyuna geri döndü. Bu akıllı cep telefonları hayatımızı bu denli yönetmeye çalışırken bizlerin kalkıp ta ‘’Ben akıllı cep telefonu kullanıyorum.’’ demesini ben biraz garipsiyorum. İşin aslına bakarsak cep telefonu bizleri kullanıyor olmasın. Bizler bu cihazlar tarafından yönetiliyoruz farkında değiliz.
Tüm bu olan bitenin sonucunda kendi benliğimden çıktım ve dışarıdan ben nasıl görünüyorum diyerekten kendimi dışarıdan izledim. Bende elimde telefon varken böyle sorumsuz mu görünüyorum. Kendi sorduğum soruyu yine kendim cevapladım ve hayır böyle değilim, böyle olmamalıyım. Biraz tereddüt biraz korkuyla cevaplayabildim.
Kendi kendime bir karar aldım. Bir deney yapmak istedim ve bu deneyi ben kendi üstümde yapmalıydım ki nasıl hissedildiğini daha iyi anlayabileyim. Eskiden insanlar cep telefonu olmadan gayet iyi bir şekilde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Peki, bugün yani şu teknoloji çağında bu nasıl olurdu? Hayat daha mı güzel yoksa daha mı zor olur? Bu deneyi yapmalıyım dedim kendi kendime. Ertesi gün sabah kendi cep telefonumu kapatıp evde bıraktım ve bu şekilde işe gittim. Tüm günü telefonsuz geçirip kendime telefon detoksu yani sosyal medya detoksu yaptım.
Mesaj mı geldi? Telefonum mu çalıyor? Sosyal medyada neler oldu? Trend olan konular neler?
Soruları dahi aklıma gelmeden geçen koca bir gün. Şöyle düşündüm zaten bana ulaşmak isteyen bir şekilde ulaşır. Akşam oldu ve eve dönüş vakti geldi. Şirketin servisine binince gözlerime inanamadım. O da nesi? Bende mi böyleydim? Ya da elimde telefon varken ben de böyle mi görünüyorum? Servistekilerin hemen hemen tamamı ellerinde telefon müzik listelerinde dolaşanlar, sosyal medyada sörf yapanlar, oyun oynayanlar ve komik video izleyenler. Hatta yemek tarifi alan bile vardı. İnsanlar sosyallikten, paylaşımcılıktan, selamlaşmaktan ne kadar uzak. Durumun bende bıraktığı şaşkınlığın etkisiyle eve vardım. Telefonumu sabah bıraktığım yerden aldım ve açtım.
Link link link bir sürü mesaj ve bildirim, hepsi bir anda geldi. Sanırım hayata kaldığım yerden devam edeceğim diye düşündüm. Tam o sırada bir şey lazım oldu ve çantamı açtım istediğim şeyi ararken çantamda her fırsatta okuduğum ve her zaman bulundurduğum gibi yine bir kitap vardı. Kitabı bir an elime aldım ve son iki gündür yaşadıklarımı göz önünde bulundurarak büyük bir endişe içerisinde istemsizce aklımdan şu cümleler geçti.
Umarım gelecek nesil seni unutmaz…
Öncelikle böyle faydalı bir içerik hazırladığınız için teşekkür ederim. Sosyal medyada en sevmediğim olaylardan bir tanesi, insanların yediğini içtiğini sosyal medyada paylaşmaları. Günümüzde herkes sosyal medyayı kullanıyor. Dikkat edilmesi gereken bir çok konu var. Umarım bu yazıyı anne babalarda okur.
Benimde en sevmediğim şey yediğini içtiğini paylaşmak ama artık insanlar 2 beğeni alacağım diye her türlü özelini yayınlamaya başladı. Benden de böyle bir yazı çıktı. Beğenmenize sevindim kardeşim. Bence de bu yazıyı inşallah anne babalara okutabiliriz. Selamlar…