Melda ÇÜÇEN
Melda  ÇÜÇEN
melda.cucen@hotmail.com
Sendrom Nedir?
  • 0
  • 178
  • 14 Şubat 2020 Cuma
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 4,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Geçenlerde bir arkadaşla çocuklardaki yaş sendromlarını konuşuyorduk. Arkadaşım şimdiki ebeveynleri anlamıyorum nedir bu sendromlar, bizim çocukluğumuzda sendrom mu vardı sanki, gül gibi büyüyüp geldik işte bu günlere dedi. Evet aslında hak vermedim değil, bizler çocukların doğal bir şekilde gelişim süreçlerini neden ‘sendrom’ adıyla kalıplıyorduk ki? Günümüzde neden bu kadar konuşulur oldu bu sendromlar? Neden bu […]

Geçenlerde bir arkadaşla çocuklardaki yaş sendromlarını konuşuyorduk. Arkadaşım şimdiki ebeveynleri anlamıyorum nedir bu sendromlar, bizim çocukluğumuzda sendrom mu vardı sanki, gül gibi büyüyüp geldik işte bu günlere dedi. Evet aslında hak vermedim değil, bizler çocukların doğal bir şekilde gelişim süreçlerini neden ‘sendrom’ adıyla kalıplıyorduk ki? Günümüzde neden bu kadar konuşulur oldu bu sendromlar? Neden bu sendromlar hiç bitmez? Sendrom Nedir?


Hepimizin kafasında bu sendromlu dönemlerle ilgili tatsız bir yargı vardır mutlaka. Huysuz, inatçı, öfkeli, uyumsuz halleriyle ebeveyne illaAllah getirten çocuk profilleri geliverir belki gözünüzün önüne. Ben bu yazıda böylesine yanlış bir algıyla kafamda büyüttüğüm, kendi hakikatlerini gerçekleştirmek için buraya gelen ve hepimize emanet olan o temiz bebeklerden, çocuklardan özür dilemek istiyorum. Peki bu kadar önemsediğimiz sendrom nedir?

Sendrom Nedir?

Şu olumsuz anlam yüklediğimiz sendrom, neymiş biliyor musunuz?
Syn-drom, syn (ön ek): Bir’likte hareket etmek, Bir’likte düşünmek, drom (son ek): Yunanca koşu yolu, yarış yolu. Yani bir yolda çocuğun birey olarak sağlıkla yürüyebilmesi için, ahlaklı, bütünsel bir gelişime ulaşabilmesi için geçtiği duraklar olarak tefekkür ettim bu durumu… Ah kalıplara takılıp derinlerde yatanı fark etmeden ona buna söylenen cahilliğime yanarım..
Şimdi kabus diye tabir ettiğimiz sendromlara bir de çocuğun penceresinden bakmayı deneyelim, bu bilgilerle.


2 yaş, 3 yaş, 4-5 yaş sendromları…

Bebeklik döneminden sonra çocuğunuzun size uyum sağlamasını beklerken bir anda ortaya inatlaşmalar öfke nöbetleri, ısrarlı davranışlar çıkar. Ve kafanızdaki olumsuz şablon devreye girer ve çocuğunuzun uyumsuz, iyi yetiştirilmemiş ya da bencil bir çocuk olduğunu düşünüp çileden çıkabilirsiniz. Oysaki çocuğunuz gayet normal, kendini gerçekleştirebilmek için geçmesi gereken duraklardan geçiyor. Bunu terör etkisi haline getiren, bizlerin sükunetsiz, sabırsız ve çocuğa güvensiz hallerimiz belki de.

Şöyle ki çocuk 18’inci ve 24’üncü ay arasında yürümeye başlayarak ayrılık kaygısı deneyimler. Bu dönemde güven üssü olan ebeveynlerinin ulaşılabilir olduğu alanlarda dış dünyayı keşfetmek ister. Yani kendi doğasının özerklik alanına giriş yapmıştır. Bu süreç duygusal bağışıklığının güçlenmesi ve bireyselleşme sürecinin başlangıcıdır. Çocuk, her şeyin kendisinin olmasını istediği, her şeyi sorup hayatı haklı olarak keşfetmek istediği, kendini kanıtlamaya çalıştığı dönemdedir. Ne kadar çok soru sorarsa, kendisini ne kadar çok ortaya koymaya çalışırsa gelişiminin o kadar sağlıklı olacağının idrak edilmesi gerekir. Bu dönemde yaptığı her şeye ‘Hayır’ demek onu sürekli engellemek çocuğun uyumsuzluğunu fitillediği için geri durulması gereken davranışlardır. Kendinizden pay biçin, konuşmanız, bir şeyleri keşfetmeniz, soru sormanız birileri tarafından engellense ne hissedersiniz?

Evet şimdi de sıra 3 yaş sendromlarında…

Eğer çocuğun kendisini özgüvensiz hissederse, yeterince sosyalleşemezse ya da sevildiğini hissetmezse bu sendromda, ağlama nöbetlerine elbet girebilir. Duygularını fark edip henüz ifade edebilecek idrakte olmadığı için ağlar, ağlayacak tabi, yoksa nasıl ifade edecek kendini! O, artık “ben” olma döneminde. Kendinin ve etrafındaki insanların farkında. Yapabildiği şeyleri yapmaktan, ona verdiğiniz görevleri başarmaktan zevk alıyor. Kendi ilgisi ve zevkleri var.
Birey olma dürtüsünü yerleştirmiş bir kere Yaradan programına, elbet bunun için çırpınacak. Bu durumda sorun yok! Yapmamız gereken, sabırlı olmak, bu dönemlerin çocuğun kendini inşaasında, olması gereken geçici dönemler olduğunu unutmamak.

Devam edersek 4-5 yaş sendromları dediğimiz dönemin de, yine çocuğun olduğu gibi kabul görmek ve kendini, etrafı anlamak, güven duymak, bireyselliğinin farkına varmak için kat edilmesi gereken doğal bir süreç olduğunu fark edersiniz.

Sendrom Nedir? Sevk Hisleri Nasıl Açıklanır?

Hayatı devam ettirebilmek için yemek, içmek, uyumak, üremek ne kadar elzemse çocuk için de bu sendromlar işte o kadar elzem. Başka türlüsü mümkün değil. Çünkü güzel Allah’ımız öyle programlamış. Programın içine sevk hisleri koymuş. Bir çocuk dünyaya geldiğinde içinde, “sevk hisleri” bulunur. Bu hisler çocuğun bütün yaşamında, kişilik gelişimine katkı sağlar. Sevk hisleri olmadan bir çocuğun gelişmesi imkansızdır. Yani, çocuk duygusal ve fiziksel gelişimi için neler yapması gerektiğinin şemasını içinde taşır. Aman Allah’ım sistemin mükemmelliğine bakar mısınız? Bir çocuk dünyaya her şeyin farkında kendine has bir planla geliyor ne muazzam düşünsenize. Mesela hiç düşündünüz mü, çocuklar 3-4 yaşlarında masa altlarına girerek, gardıroplara saklanarak, çadırlar kurarak oyun oynamaya neden yönelir?

Çünkü bu sevk hisleri, 3-4 yaşındaki çocukları, kapalı alanlar içine yönlendirir. Biliyoruz ki bu yaş dönemi, çocuğun senden güvenle ayrılıp, sosyal çevreyle bağlanacağı bir dönem. Bu dönemde onun en çok ihtiyacı olan şey, bireysel var oluş ve güven duygusu değil mi? İşte sevk hisleri, bu duyguları ona kazandırmak için onu küçük bir alana yönlendirir. Böylece çocuğun, o alanın tek yöneticisi ve sahibi olarak kendini güvende hisseder. Eğer sen gelişim sürecinde, çocuğunun sevk hislerini baskı altına almaz ve yönetmezsen, çocuğun kendi mizacına göre yolunu bulur. Yani her şey planlı programlı, bizlerin aciz idrakleri olmasa hata mı var sanki? Her şey gerekli her şey.Sendromlar da.

Sizin Şablonunuza Uyan Çocuk İyi Çocuk Değildir

Sistem mükemmel çalışıyor. Ufacık bir tırtıla kelebek olma potansiyelini yükleyen ve bu potansiyeli gerçekleştirebilmesi için ona her şeyi öğreten güzeller güzeli Rabb’in, her an yeni bir şanda tecelli ettiği, insanı mı başıboş bırakacak? Çocuğu dünyevi sistemin öğretileriyle, aldatmacalarıyla yetiştirip hislerini engellediğinde ya da ihtiyaçlarını vaktinde ve koşulsuzca karşılamadığında öfkeli, inatçı olabileceği gibi; sevilme çabası ile yılışıklık ya da sevgiyle karşılaşması halinde şımarıklık da sergileyebilir bu çok normal. Bu çocuklar kendilerindeki programla yepyeni duygusal topraklara girmeye cesaret ediyor. Ne olur kafanızdaki şablona çocuk uymuyor diye üzülmeyin. Sizin şablonunuza uyan çocuk iyi çocuk değildir ki! Bu kendi seçimi, kendi yaşam tarzı olmayan çocuk anlamına gelir. Bırakın çocuk kendi yaşam tarzına göre gelişsin. Tam da şu an canım Bülent Ortaçgil’in şarkısı dönüyor zihnimde:
Sen hep kendine önlemler aldın
Ben kendime yasaklar koydum
Önümüzde barajlar var
Bu su hiç durmaz, bu su hiç durmaz…

KAYNAKLAR

Kabili Yetiştirmek, Dan Kındlon, Mıchael Thompson, Görünmezadam Yayıncılık, 2019

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM