Çalışkanlık nedir? Türk Dil Kurumu’na göre “Çalışkan olma durumu.” olarak tanımlanmıştır. Faali de “çalışkan” olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki kimdir, ne iş yapar bu çalışkanlar? Gayretli, çalışmayı seven kişileri toplumda biz çalışkan olarak isimlendiririz. Peki gayret nedir? diye araştıracak olursak karşımıza çıkan anlam “Çaba, çalışma.”olmaktadır. Bu bağlamda aslında çalışkan olmanın, bir şeyler için çabalama ve çalışmak olduğunu kendimizce tanımlayabiliriz. Böyle bir çıkarımla tanımlamak gibi bir ismi zıt kelimesiyle de tanımlayabilmek mümkündür. Örneğin Türk Dil Kurumu’na göre tembel, “İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç.” olarak tanımlanmış. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi aslında tembel olmanın zıtlığı çalışkan olmanın tanımıdır.

Gayret, çalışma ve düzen bizlere çalışkanlığa giden yolda eşlik eden kavramlardır. Bu kavramlar bir diyagramda bizi çalışkanlığıyla örnek almamız gereken karıncalara götürecektir. Karıncalar küçük olmalarına karşın birçok büyük işte rol almaktadırlar. Sosyal medyada denk geldiğim bir fotoğrafta karıncalar adeta yerden bal kovanı olan duvara kendilerinden oluşan bir köprü inşa etmiş ve bu köprüyü gayet tabii bir şekilde tüm olanaklarıyla kullanmışlardır. İnsanın çalışkan olanı da karınca gibi küçük olsa bile büyük işler başarabilmektedir.

Çalışkanlık Nedir? Çalışkan Olmak Ne Değildir?

Çalışkan olmak ,sürekli boşa çabalamak ve yahut düzensiz ,sistemsiz bilgi yığınları ve iş yığınları arasında kaybolmak değildir. Asıl olan belli bir düzen,sistem içerisinde belli bir amaç uğrunda hedefi ertelemeyi bırakıp harekete geçmektir.

Bahsi geçen karıncalar gibi insanlar da kendi düzenlerinde bu işleyiş ve faaliyet içerisinde birçok büyük iş başarabilir. Ancak insanlar içlerindeki tembellikleri ve üşengeçlikleri bir kenara atıp harekete geçmeliler.

Çalışkan olarak nitelediğimiz insanlar hayatlarındaki düzeni sağladıklarından hayatlarındaki sürprizler karşısında panik olmaz,stres durumlarında iradeleri güçlü olur. Tembel, üşengeç insanlar ise hayatın normal akışında dahi sürekli bir kaygı içindedir. Üstelik üşengeç insanlar yapacakları işleri daima ertelediklerinden zamanı da israf ederler. Bu bakımdan üşengeçliğin zararları tahminimizden daha fazladır.

Tembel insanlar, kabul etmeseler de çalışkan insanların aksine hep koşuşturmaca içinde hayatlarını sürdürür. Hep geç kalmamak için uğraşan tembel insan; dakik, çalışkan insanları içten içe kıskanır.

Üşengeçliğin ihtiva ettiği bu büyük zararlar aslında tedavisi mümkün küçük rahatsızlıklar gibidir.

Çalışkan olmak zannedildiği gibi zor ve meşakkatli olmamasına karşın üşengeçliğin verdiği zarar insan için tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır.

İnsan için kâr /zarar hesabı yapıldığında çalışkan olmanın önemi daha da artmaktadır.