Emre Timur
Emre  Timur
mimaremretimur@gmail.com
Murdar Kedinin Şafağı
  • 1
  • 191
  • 07 Ocak 2020 Salı
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 4,50.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Murdar Kedinin Şafağı… Ne o? Değişmeye başlamışsın. Öyleyse hazırla kendini linçe. Hayır, yoksa sen düşünüyor musun? Hani şu kellemizin içine konmuş eti mi kullanıyorsun yoksa? En büyük kabahat, en büyük günah bu! Çoğunluk baktın koşuyor bir tarafa; koş. Koşmayanlara gülüyorlar mı? Gül! Gülmek içinden gelmese de gül. İç de neymiş hem! Dıştır mühimi. Kabuk boyası, […]

Murdar Kedinin Şafağı…

Ne o? Değişmeye başlamışsın. Öyleyse hazırla kendini linçe. Hayır, yoksa sen düşünüyor musun? Hani şu kellemizin içine konmuş eti mi kullanıyorsun yoksa? En büyük kabahat, en büyük günah bu!

Çoğunluk baktın koşuyor bir tarafa; koş. Koşmayanlara gülüyorlar mı? Gül! Gülmek içinden gelmese de gül. İç de neymiş hem! Dıştır mühimi. Kabuk boyası, jelatin paket… Yuhala ötekini. Rengi değişik, fikri değişiği. Tekmele, dışla ve asla dönüp bakma tekrar. Nasılsa suçunu anlayacak ve bizim dev kutsal sürümüzün ısıtıcı çehresine sokulacak. Bak nasıl da merhametli göğsümüz! İnip kalkıyor biz nefes aldıkça. Bu kadar akıl, bu kadar şuur bunu korumak için. Var etmek için bunu, varlar bu insanlar. Sürü, sürümüz…

Hepimiz aynı anda ağlar, aynı anda güleriz. Severiz aynı anda, fark olmaz aramızda. Ne güzel bir tevafuk ki aynı şeye gülümseriz. Tok karnımız yeni fikirlere. Çürütüldü bin yıl önce de hepsi. İcat mı? Çıkarmayız. Gelenek mi? Koruruz. Hem de hayatımız pahasına. Peh… Kimisi aşağılar geleneklerimizi. On bin yıllık yerleşik, atalarımızın kutsalını. Aşağılık yenilikçiler… Peh!

Kimisi beynimizi kullanmadığımızı düşünür. Sanki kendileri çok akıllı da tek başına, bizim milyonluk aklımızdan üstünmüş gibi. Böğürerek ölür onların çoğu. Alay edilir onlarla, gülünür onlara. Aptaldır, kafirdir, haindir onlar. Sofist, kafaları karışık ve mürtet… Bazen fazla yufka yürek, bazen çok bilmiştir onlar. Muhakkak bir gün doğru yolu görecek ve bizim dev kutsal sürümüze yalvararak girecek… Alacak mıyız peki? Rengimize boyansınlar yeter. Hatalarını anlayacaklar. Yeter ki yuhalamaya devam edelim. Kız vermeyelim ve almayalım. Yazılarımızda alay edelim. Bir de havalı lafları var ki, kendileri olacaklarmış. Bizler kimsek sanki? Yarım ömürlük yarım akıllarıyla, bizim on bin yıllık milyonluk nüfusumuzdan mı daha bilgeler. Yakalım onları, zehirleyelim ya da. Yoksa gençler gidecek elden, onları matah bellemiş olan.

Hem liderimiz emretti; düşünmeyin! Delirir düşünecek olan!

Sesler tanıdık geldi mi?

Gerçek bir düşünme eylemi sanıyorum çok az kişiye nasip olmuştur. Gerçeğin kokusu pistir çünkü. Çok fazla dirençle karşılaşırız bu yolda. Üstelik madalyası da yoktur yalnızlıktan başka. Dikenli çalı kemirmeye razıysanız çilekli pasta yerine, buyurunuz. Düşünsenize, ciğer lezzetli ve yetişemeyen sizsiniz. Yaşanır mı bu acıyla? Gelir mi kedi kendine bir daha. Aynaya bakabilir mi? Asla! İşte yapılacak tek şey kalıyor: o ciğere “murdar” demek. Ohh… Rahatladık. Bunun tek dezavantajı, bunun gerçek olmaması ama etkili bir oyunculukla yedirebiliyoruz kendimize bile. Murdar… Yetişemedik değil, murdar olduğu için yetişmedik. Yoksa çok fena yetişirdik. Hem, zamanında yetişmiştik çok. Bu sefer… Kokusu geldi burnumuza. Hem renginden de belliydi; hafiften yeşillenmiş gibiydi. Gider taze ciğer ararım. Mümkünse boyumun yetişeceği yerde ama.

Murdar Kedinin Şafağı

Önüne gelenin tekmeleyeceği, yuhalayacağı, mutsuzluk, acı ve yalnızlık dolu bir yola var mısınız? Soğuk, gri gerçekler ile savrulduğumuz bir evrene var mısınız? Sevilmeyi de unutun, sevmeyi de. Sıcak bir bağırda uyumayı da. Buz gibi bir yüksek kayalığa emniyetsiz tırmanmaya var mısınız? Aşağıdaki yeşillerde piknik yapan mutluların sesi eşliğinde… Bakın! Yukarıda sizi bekleyen hiçbir ödül yok. Bakın! Aşağıda pasta yiyorlar. Yoruldunuz ve hala aşağıdan alay sesleri yükseliyor. Hala gülüyorlar size! Pes etmeyecek misiniz?

Hayır! Yemin ederim o ciğer taptaze ve leziz. Murdar olan o değil benim; yetişemeyen benim. Bununla yaşamak zorunda olan da. Ciğere yetişemedim; murdarım!

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

  1. Her satır çok etkiledi beni ve “Hani şu kellemizin içine konmuş eti mi kullanıyorsun yoksa? ” evet evet kullanmak için uğraşalım nolur diye avaz avaz bağırmak istedim

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM