İnsanat Bahçesi
  • Facebook
  • Twitter
  • 7 Ocak 2020
  • 4
  • 168
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    1 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -
Abone Ol 

İnsanat Bahçesi

Başlık İngiliz bir zoolog, etolog ve gerçek üstü bir ressam ve yazar olan Desmond Morris’e ait. Aynı başlık adıyla yayınladığı kitabını “İnsanat Bahçesi” okumanızı çok isterim. Gerçek üstü değil, ilgi çekici ve öğretici bir kitap olduğunu söylemek boynumun borcu. Bakın ne diyor bir bölümünde; “Doğal yerleşim alanlarında ve doğal koşullar altında hayvanlar birbirlerini yaralamaz, kendi […]

Başlık İngiliz bir zoolog, etolog ve gerçek üstü bir ressam ve yazar olan Desmond Morris’e ait. Aynı başlık adıyla yayınladığı kitabını “İnsanat Bahçesi” okumanızı çok isterim. Gerçek üstü değil, ilgi çekici ve öğretici bir kitap olduğunu söylemek boynumun borcu. Bakın ne diyor bir bölümünde;

“Doğal yerleşim alanlarında ve doğal koşullar altında hayvanlar birbirlerini yaralamaz, kendi yavrularına saldırmaz, mide ülseri olmaz, oburluktan hasta oluncaya kadar şişmanlamaz, kendi kendini tatmin etmeye kalkmaz, homoseksüel çiftler kurmaz, kendi türünden olanları öldürmez. Kent insanlarının bunların hepsini yaptığını söylemek bile gereksiz. Acaba insanlarla hayvanlar arasında esaslı bir fark olduğunu mu gösterir bu? İlk bakışta öyle gibi. Oysa bu, aldatıcı ve gerçeğe uymayan bir gözlemdir. Aslında bazı hayvanlar bazı koşullarda bu gibi davranışlarda bulunabilir; özellikle doğa dışında tutsaklığa mahkum edilmişlerse. İnsanlarda görerek pek iyi tanıdığımız bu anomaliliklere, hayvanat bahçesinde kafese kapatılmış hayvanlarda rastlarız. Demek ki kent, bir Beton Ormanı olmaktan çok bir “İnsanat Bahçesi” dir…

Bu kitabın ilgimi neden çektiğini yaşadıkça, okudukça, gördükçe daha iyi anlayabiliyorum. İnsan, doğası gereği, yaradılışı gereği öğrenecek, düşünecek, tartacak ve uygulayacak. Düşünme yetimizden dolayı başımıza gelen her türlü güçlükten, kalbimize aldığımız her darbeden sonra ders almaya bile zamanımız kalmadan, kaybettiğimiz duyguların yerine yenisini koymaya gayret gösteriyoruz.

Onur Meselesi

Kapatma, kapatılma, susturulma, zincire vurulma vb. eylemler yeryüzünde hiçbir canlıya yapılması doğal karşılanamaz bir şey iken, ne insanlık onuru bu kadar ucuz, ne de hayvanların maskara edilmesi kabul edilebilir bir durum. İnsan, özgür bir varlıktır tıpkı hayvanlar gibi. Doğamız dışında bulunduğumuz her ortam, her sınav mekanı, her alan bizi agresif yapar. Bastırılmış, susturulmuş ve hapsedilmiş hissederiz. Günlük hayatın olağan akışı içerisinde olması gerekenler yerine, neler neler yaşıyoruz bir düşünsenize. Trafikte, okulda, ofiste, pazarda, basit ama meşhur bir kahve sırasında bazen…Özgür bir nefes alanı bulamadığımız için mutsuz ve agresifiz. Doğal akış diye nitelendirdiğimiz şey, yaratılışımızla açığa çıkan eylemler değil mi?Sevgiyi, saygıyı, nezaketi ve pek çok güzel davranışlarımızı doğarken fıtratımızla birlikte getiriyoruz. Sonrasında da içinde bulunduğumuz aile fertleriyle birlikte büyütüyoruz. Doğarken bir kafes içinde değiliz, büyürken de…Aksini düşünseydik, hepimiz geçmişe büyük özlemler duymazdık! Yaşam seyrinde kafeslere kapatılmış hayvanlar gibi esaretimizi kendimiz yaratıyoruz.Bu sosyal esaret içinde de duygularımızı kaybediyoruz.Birbirimize öfkemiz, sabırsız ve saygısız oluşumuz, kalp evini taş eve çevirmemiz bundan ötürü!

Akışa Bırak

Çok uzaklaştık merkezden. Allah’ı aradan çıkarıp “ben merkezci” olarak kaos ortamı yaratır olduk. Kendi hapishanelerimizi ellerimizle inşa ettik belkide. Durmayı bilemedik. Hayat kendi akışında sürüp giderken bir “AN” hayvanat bahçelerini düşünmeye davet ediyorum sizi. Hangi Aslan bin tane insanın kendisini izlemesine izin verir normal şartlarda. Kaç tane timsah ya da fil yakınına yaklaşarak sergilenmeyi arzu eder. Onlar gibiyiz! Doğamızdan hızla ayrıldığımızı hissediyor musunuz siz de? Komşumuz, eşimiz,dostumuz, sosyal mecralarda kurduğumuz arkadaşlıklarımız, arkadaşlarımız beğensin, kabul görsün varlığımız diye susar, oynar olduk, “İnsanat Bahçesi”ne döndürdük yaşamımızı. Davet edilmeden ya da zorla götürülmeden elimizde anahtarlarımızla o bahçelere kapattık kendimizi, birbirimizi. Oysa muhteşem bir projeyle yaratıldık. En üstün vasıflarla İNSAN olduk.Bir an bile unutmayalım isterim bunu. Hatırlayalım ve hatırlatalım isterim birbirimize.

İnsanat bahçesi

Bahçeler olacaksa, nefes aldığımız, kendimiz olduğumuz, üretebildiğimiz, ucu bucağı görünmeyen alanlarda sevgiyle olalım. O görünmez bağlarla birbirimize bağlı olduğumuzu, birbirimize ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. Üstümüze tabelalar asmasınlar, ziyaret saatlerimizi kimsenin insiyatifine bırakmayalım, fotoğraflarımızı çekmesinler, izinsiz kullanmasınlar varlığımızı. Biz İNSANız. Özenilerek yaratıldık. Ne hayvana, ne de insana yakışmıyor bu onursuz ve duygusuz bahçelerde nefes alma gayreti.

Ne HAYVANAT BAHÇESİ Ne İNSANAT BAHÇESİ…

Şadan Yer

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

4 yorum

  1. Kaleminize sağlık Şadan Hanım. Çok içten, doğru güzel bir yazı olmuş ?? insan olarak bizim büyük çaresizliğini bu maalesef

  2. Onca insan arasında sana rastlamak, kalemdaş ve dua’daş olmak öyle büyük bir Şükür sebebi ki.
    Yine yeni bir yazı ile “ah” dedirttin bana, o ah ‘ ki bilirsin, dünyanın en kısa ama en “uzun” cümlesidir.
    Varolasın Şadan’ım.
    Kalemine sağlık.
    ❤️

    • Estağfurullah Dinçel’im…Yol birleştirdi,aynı istikamete çevirin yüzünüzü dedi Mevlâ.Boynumuz kıldan ince.Kul olabilmeyi nasip etsin,kalpten kalbe bir yol yaptım,o yolda buluşup halleşiyoruz işte böyle.Varolasin kardeşim.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM