1. Anasayfa
  2. Edebiyat Kafe

Benim Vazgeçemediğim Tatlı Alışkanlıklarım

Benim Vazgeçemediğim Tatlı Alışkanlıklarım
8

Benim Vazgeçemediğim Tatlı Alışkanlıklarım


İnsan kıymet bilince sahip olduğu her şeye çok fazla anlamlar yükleyip sıkı sıkı bağlanıp kalıyor. Yedi sene önce çekildiğim bir fotoğrafımı gördüm bugün. O gün üzerimde olan gömleği ne çok giydiğimi anımsadım birden ve bir gülümseme yerleşti yüzüme. Gençliğimin ilk döneminde kendi kazancımla indirimden satın almıştım o gömleği ve önceki kıyafetlerime hiç benzemeyen, yeni bir ben olmamı sağlamıştı.

Bir gömleğin tüm bunları yapmaya gücü yeter mi? Yada böyle sihirli bir yanı var mıdır?

Tabii ki yoktur. O dönem kişisel gelişimim anlamında gelişen yaşanmışlıklarıma eşlik etmesiydi belki de onu bu kadar anlamlı kılan şey. Ve ben uzun süre o gömleğimi severek giyindim. Bunu o dönemde çekildiğim bir çok fotoğraftan da anlayabiliyorum. Taa ki kilo alıp dar gelmeye başlayıncaya kadar sürmüş bu. İçimden gelmeyen bir değişimle bu kabuğu değiştirmem gerekiyormuş ve buna artık bana dar gelmesi vesile oldu belki de. O süre zarfında sadece bu gömleğim var deyip başka arayışlara girmediğim için yeni çıkan farklı tarzda tasarımda gömlekleri görme konusunda kendimi engellemiş olduğumu fark ettim yıllar sonra.

Hayat da böyle değil midir?

Bir şeye bakarken diğerlerini göremeyiz. Bir iş yaparken başka bir şey düşünemeyiz. Bazı karakterler sahip olduğu şeylere sıkı sıkı tutunur. Yerine yenisini almayı asla düşünmez bile. Yada yeni aldığı her şeyi ilkiyle kıyaslayıp onun üzerine bunu getirdiğini sindiremez içten içe. Aslında çok basit gibi görünen bir mevzu değil mi bu? Ama irdeleyince bunu hayatımın her alnında da yaptığımı fark ettim. İlk sevdiğim şarkıcı müziği bıraktı. Kimi dinlediysem onun yerini alamadı. İlk izlediğim sinema filmi şu anda çok demode oldu ama sonradan çıkan hiç bir film onun kadar eğlenceli gelmedi. İlk edindiğim arkadaşlarımla şu anda hiç görüşmesem de iyiler hep iyi olarak kaldı kötüler ise hep kötü olarak kaldı zihnimde. İyi dediklerimin yerine onlar gibi bir arkadaş edinmeye hiç gerek duymadım mesela. Şu anki halleri iyilik seviyeleri nedir bilmiyorum. Ya da kötü olarak algıladıklarımın büyüyünce karakterlerinin düzelebileceğini hiç düşünmedim. Ne yeni çıkan gömlekleri denemek istedim, ne yeni bir şarkıcıyı devleştirdim gözümde, ne ön yargımı kırıp yeni çıkan bir filmi kayıtsız izleyebildim. Ne de yeni dostlar edinmeye çalışıp onların karakterlerini analiz ettim. Her şeyin ilki güzeldir diye düşündüm.

Öğrendiğim ve yaşadığım her şey ilk anımda olduğu gibi kalsın istedim hep. Kıymet bilmenin, safiyane bağlanmanın yükü ağır oluyor bazı hassas karakterlerin üzerinde. Ama hayatın kendisi başlı başına bir değişimmiş. Bir gün gömleğimin artık dar gelebileceğini, hatta eskiyip yıprandığı için onu atmam gerekeceğini, onun şarkılarının bende yeri ayrı olsa da yeni şarkıcılar ile müzik dünyamı zenginleştirebileceğimi, yeni filmler izleyerek bilmediğim hayatlara dalıp farklı konuları keşfedebileceğimi, her yeni arkadaşın bana iyi veya kötü bir şeyler katacağını bilmem gerekiyormuş.

Tatlı Alışkanlıklarım

Ne eskiyen bir gömlek, ne biten bir şarkı, ne sona eren bir film ne de biten bir dostluğa arkadaşlığa takılıp kalmadan geçmişin deneyimlerinden beslenip her gün yeni temiz bir sayfaya çevirdiğim hayatımda yeni hikayelere yer açabilmenin heyecanını hissedebilmeliymişim. İnsan alışkanlıklarından kolay vazgeçemese de hayat kişiyi buna mecbur bırakıyor. Ve sağlıklı olanı bu sanırım. İçimize derin bir nefes alıp arkamıza yaslanalım. Bu derin nefesi gülümseyerek nefessiz kalana dek boşluğa bırakalım. Takıldığımız her şeyi gülümseyerek iyi hisler içinde havaya bırakırken onları sadece iyi birer anı olarak hatırlayalım.

Alışkanlıklarım, alışkanlıklarımız.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Samet Koca 1986 yılında Denizli'de doğdu. Kütüphaneci bir babanın oğlu olduğu için çocukluğu ve ilk gençlik dönemini babasının çalıştığı ilçe halk kütüphanesinde kitaplar ve ansiklopediler arasında okuyarak geçirdi. Ortaokul döneminde başlayan müzik tutkusuyla, şiir ve şarkı sözleri yazmaya, filmlere ve kitaplara olan tutkusuyla da kısa hikâyeler yazmaya başladı. Pamukkale Üniversitesi Tekstil, Anadolu Üniversitesi İşletme bölümlerinden mezun oldu. İlk kitabı O'nun Bebeği Mart 2018'de yayımlanmış olup yeni kitaplarını yazmaya devam etmektedir. Yazara ulaşmak için sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz. www.instagram.com/sametkocaofficial www.facebook.com/smtkoca www.twitter.com/samet_koca

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (8)

  1. 25 Ocak 2020

    Bir gömlek bize kısa bir kişisel eğitim sunuyor sanki, öğretilerle dolu bir yazı olmuş.
    Varolun.

  2. Üniversite yıllarımdı benim de tatil için eve giderken harçlıklarımdan babama lacivert, kırmızı, beyaz kareli bir gömlek almıştım. Şimdi babamın gözlerini hatırladım gömleği verdiğimde ki o ifade çok ama çok özeldi. Yüreğim ısındı yazıyı okuyunca teşekkürler. Hepimizin vazgeçemediği tatlı alışkanlıkları işte :)) yürek ısıtıyor

  3. 24 Ocak 2020

    Hassas kalplere selam olsun…Tatlı bir gülümsemeye sebep oldunuz,çok teşekkür ederim bu güzel yazınız için.

  4. 24 Ocak 2020

    Üniversite yıllarımda benimde aynen böyle bir gömleğim vardı. Nedense hiç unutamadığım, Mavi renkli, 2 cepli, cepleri kapaklı. Bugünkü gibi aklımda Malatyadan almıştım. Yazıyı okurken o yıllara gittim bende. Kalemine sağlık sevgili arkadaşım….

Bir cevap yazın