Sırlar Dünyası
1

Gök kızdı, alnında şimşekler çaktı. Sırlar Dünyası ‘nda şimşek ateş olup düştü denizin ortasına. Deniz aldırmadı bu kızgınlığa. Oysa yavaş yavaş sinirden köpürmeye başlamıştı. Anlayamadı. Dışarıda fırtınalar koparken içindeki kendi fırtınalarını hesaplayamadı.

Gök sinirden ağladı. Denizin üstündeki hakimiyetini sağlayamamıştı. Siniri , kızgınlığı ve enaniyeti gözlerindeki yaşları körükledi.

İşte bu zamanlarda yağmur damlaları yavaş yavaş camın üzerinden yolculuğa başlamaktaydı.

Yağmurun aksine insanlar aceleyle kaçışıyorlardı. En çok kendilerinden, vicdanlarından. Büyük bir günah işlemişçesine kendilerinden kaçıyorlardı.

Ocaktaki çay ,yağmurla mutabıktı. Yağmur damlalarının sanki camı dövmeye başladığı zamanda kaynamaya başladı.

Sinirden kabaran deniz göğün sırlarını bir bir açığa dökmeye başlamıştı bile. Bulutlar denizi susturmak için daha da bastırdı.Gök ile deniz arasındaki kavga büyüdü. Göğün kaşları çatıldı ,şimşekler çaktı alnında tekrar.

Ocakta çay demlendi. Bir yerlerde bir evin ışığı söndü. Uzaklarda korkanlar kendi vicdanlarına sığındı.

Deniz, betonları boyadı. Yağmur iyiden iyiye sakinledi. Sahilde denizi izleyen herkes denizle düşman olmuş gibiydi. İzlemeyi bırakın görmek bile istemiyorlardı.

İnsanlar böyledir. Hep daha büyük günahlar peşindedirler. Arsızca denizin sırlarını dinlediler. Hiç örtünmüş ayıpları yokmuş, hiç günah işlememiş gibi . Önce denizi sonra havayı kötülediler.

Ben mi ?

Kusura bakmayın. Henüz kim olduğumu bilemediğimden yığılıp kalmışım camın kenarında. Hangi taraftayım, bilemedim. Yalnızca ve yağmurla başbaşayken. Neyse ki yağmur bitti ,deniz dindi. Uzaklarda bir evin ışığı söndü.

Gök, denize kavuştu. Nakış kumaşa yavaş yavaş işlendi. İğne yavaşça kumaşı delip geçti.

Hepimizin içindeki gök ve deniz belki de bizi oluşturan kompozisyonumuzdur.

İnsanlarla olan ilişkilerimizde de gök ve deniz örneğini kullanabiliriz.Biz doğruları söyledikçe yanımızda kimse kalmayacak.

Sen esasında sütliman bir insanken insanların seni nasıl gördüğü değil ki önemli olan. Önemli olan içinde fırtınalar koparken sana nasıl yaklaştıkları.

Sakın unutma! İnsanlar hep büyük günahları kovalarlar. Gizliyi araştırmayı severler. Sen tecessüs etme. Başkasının ayıbı aşikar olsa bile kınama. Ayıbı ört. Gizlenmiş ayıbı da aşikar etme.

Arkadaşlarının fırtınaları dinene kadar onların yanında bulun. Hepimiz zaman zaman fırtınalar geçiririz. Yalnız değilsin. Eğer şimdi büyük bir fırtınanın içinde hissediyorsan kendini silkelen.

Sen neleri halletmedin, kimlerin acılarına merhem olacağını kimlerin zehir taşıdığını iyi anla.

Hiç beklemediğin birinden zehir yediğinde sakın deniz gibi sırlarını ortaya dağıtma, Sırlar Dünyası ‘nı koru…

Ama gök gibi de kimseye zehir olma.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Eskinin sağlıkçısı, şimdi ise  Türkçe ögretmen adayı... Yazmaya, okumaya ve yeni bilgilere aşık, şiir ruhlu edebiyat meraklısı...

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
kalp-atmayın

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (1)

  1. Ne kadar da aciziz…biri canını acıtınca nasıl bir öç alma hırsı kaplıyor … kimse yaptığı yaşamadan diğer tarafa göç etmiyor niye unutursun ey insan … kötülükle nereye kadar ? sırlar dünyası işte bil ve unut bunları ortaya çıkarmak senin ne haddine..

Bir cevap yazın