Zeynep Gök
Zeynep  Gök
hlyy.5252@gmail.com
İnsan Neyle Yaşar?
  • 11
  • 224
  • 16 Kasım 2023 Perşembe
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    11 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 4,73.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Her sabah ayarken gün, açılırken ışığa aynı göz, nasıl kalkmalı güne? Sahiden biz neyle yaşıyoruz? Ailemiz, eşimiz, dostumuz, ayrılırsam yaşayamadıklarımız mı? Yoksa bu olanların asıl yaratıcısıyla mı? Kalbimize neyi doldurduk, birikimlerimiz iyilik yolunda mı yoksa kırıklıklarla dolu mu? İnsan neyle yaşar? Küçüklüğümden beri en zor dakikaları yaşarken, sınanmaların tam ortasında kalırken, nefsime tam sağır olacağım […]

Her sabah ayarken gün, açılırken ışığa aynı göz, nasıl kalkmalı güne?

Sahiden biz neyle yaşıyoruz? Ailemiz, eşimiz, dostumuz, ayrılırsam yaşayamadıklarımız mı? Yoksa bu olanların asıl yaratıcısıyla mı? Kalbimize neyi doldurduk, birikimlerimiz iyilik yolunda mı yoksa kırıklıklarla dolu mu? İnsan neyle yaşar?

Küçüklüğümden beri en zor dakikaları yaşarken, sınanmaların tam ortasında kalırken, nefsime tam sağır olacağım anlarda ‘Ya karşındaki kulu Yaradan seviyorsa?’ sorusunu sorar ve dilimi terbiye etmeye çalışırdım. Kalp nefisle tanıştığı an, hırs yumağında çığ gibi oluverir. Yanlış insan kendini mutsuz hissettiğinde hırsla gözünü karartabilense nitekim, o halde doğru insan olabilmek adına, en azından başlangıç için tam sınav anında tersi olmayı istemeli… Denemeli…

Mutsuzlukla savaşırken başka kalplerinde aynı mutsuzluğunu istemek hırslı bir nefis kurbanıdır. Doğrular varsa dili terbiye ile kelimeleri en saf haliyle,en doğrusuyla olmasa da en süzülmüşü ile akıtmalı göl birikintisine. Bazı anlar yaşanır ki, tamamen kifayetsiz kelimelerle boğaz düğümünde yapayalnız kalmak istersin. İşte tam o anlarda haykırmak değildir çare, nefsi hırsla büyütüp talan etmek değildir karşı köyleri de… Herkesin köyü kendi kalbinde hoştur. Kendi köyünü yakmak geldiyse çaresizce, yalnızca o köyü talan etmek gerekir. Ne diyor ‘İNSAN NEYLE YAŞAR?’ … Zaten köy de geçici, çoban da…

Nefsin de harap bir bedevi olmalı. Dilinde onu kelimelerle  tutuşturduğun, yakıp yıkıp bile isteye yok ettiğin od (ateş) değil.

Hangi karanlık kalıcıdır ki

Sınanmalar en karanlık zamanlardır. En boşluk anlardır. Kalbin en ağır hissettiği, kafanın en girdaplı halidir. İşte tam da burada başlar hikayelerimiz. Hangi karanlık kalıcıdır ki, hangi ağırlığın hafifliği yoktur ya da hangi boşluk zeminsizdir? Elimizin kolumuzun bağlı olduğu sınavlarda, dilimize epeyce bir iş düşmektedir. Kalbimize karanlık hırs tohumlarını serpiştirmekte dilimizden gelir, sessizce semaya çekilmekte…

Bir ömre bedel mi gidilen yol insanoğlu? Değer mi gerçekten geçici, o sandığın, sonsuz sanmış olduğun yoluna değer mi? Geçireceğin belki üç gün belki tek gün… Güvendiğin kalbini iyilikle, inançla, sonsuz güvene mi vermeli? Yoksa geçici arzuların geçici güvenilirliğiyle bir ömür feda mı edilmeli?

Ne dilenirse onu yapar kalp, dilenen dilendiği gibi yürür gider yolunda… Hiçbir nefsi tutma eyleminde bulunulmamalıdır. Nitekim tutulamazlar. Nefsi hırsla bütünleştiren kalplere yalnızca Yaradan korkusu temennisi edilerek, yavaş yavaş yok olmalı en nihayetinde…

Öyleyse her gece gözü yummadan ne demeli kalbe?

Her sabah ayarken gün, açılırken ışığa aynı göz, nasıl kalkmalı güne?

‘Ben İYİ bir insan mıyım? Bugün kime hangi yardımı yaptım? Benim vesilemle gülümseyen oldu mu? En görünmezinden yahut en görünenine bir hayvan besledim mi? Merhamet ettim mi peki bugün?’

Kalbe sorulacak ne çok soru var böyle? Sahi bunlardan birini bile sormadan uyuyabilir mi insanlık gece? Bir göz yaşına dahi sebep olma korkusu, bir kalbi incitme korkusu duymadan uyanır, saatleri devirebilir mi Ademoğlu?

İnsan neyle yaşar

Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) ‘İNSAN NEYLE YAŞAR’ kitabı yazarın ünlü kitapları arasında yer almaktadır. En az Anna Karenina, Savaş ve Barış kadar gündemde olan kitap öykülerle adeta beynimize iç göçü yaşatmaktadır.

Kitaba eleştirel bir boyuttan bakmak yerine, yazarın ruh dünyamıza girmesini ve aslında hepimizin cevabını net olarak veremeyeceği soruyla bizleri baş başa bırakması yeterli bir duruş olduğuna inandırdı. Öykülerini yazıp, bizi sonuca iterken herhangi bir zorlaması olmadığını görebiliriz. Kelime oyunları yapmadan, telaşla yaşadığımız bu dünyada aslında sebepsiz bir koşturmaca yaşadığımızı, benlik duygularını sarsarak kaleme almıştır.

Özellikle ‘İnsan neyle yaşar?’ sorusu hepimize bir durup düşündürme zamanı veriyor. Halbuki yazar bunu düşünürken toprak parçası üzerinden hangi sevdiğimiz şeyi sorgulayan bir boş okura seslenmiyor. Yerine tek bir gerçeğin akla gelmesi gerektiğini alt metin olarak güzel bir harç hazırlıyor.. Bu harcın, her öykünün temelinde olması gerektiğini vurgulayarak, gerek komşu ilişkilerinde, gerek arkadaşlık, gerekse hiç tanımadığımız bir iyilik altında bize tattırmak istemiş gibidir.

İlk öykünün sonundan;

‘Allah beni 3 hakikati öğrenmem için Dünyaya yolladı.
Allah’ın bana söylediği ilk soru şuydu. ‘İnsanın kalbine ne hükmeder?’ ve anladım ki insanın kalbine sevgi hükmeder.

İkinci soru ise ‘İnsana ne verilmemiştir ? ‘ İnsana kendi ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir.

Ve üçüncü soru ise ‘İnsan ne ile yaşar?’ ve anladım ki İnsanın elinde hiç bir şey olmasa bile Allah sevgisiyle yetinir. Yani insan Allah’a inanmadan yaşayamaz…’

Algısıyla ve tutumuyla tüm insanlık algılarımızı, benliğimizi var gücüyle sarsmaktadır…

Sosyal Medyada Paylaşın:

11 yorum

  1. konular öyle güzel bağlanmış ki birbirine önce yüreğinize sağlık demek isterim. İnsanın kalbine ne hükmeder “Sevgi” ahhh gönül perdemiz açık olsun bu sevgiyi hiç kaybetmeyelim. Körleşmeyelim çünkü cahilleştikçe vahşileşiyor insaoğlu

    • Sevgi… Umarım körleşmeyiniz. Zira körlük bu dünyada cezamıza başladığımızın kanıtı olur. Değerli yorumunuz çok önemli , var olun her zaman ??

  2. Öncelikle emeğinize, kaleminize sağlık 🙂 Tolstoy’un dünya edebiyatına kazandırdığı en önemli eseri “İnsan Neyle yaşar” Aslında benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Acımasız bir eleştiri gibi görünebilir, ancak bir zamanlar (hala var mı bilmiyorum) sırlar kapısı, bilmem kaçıncı göz gibi filmlerden farksızdı. Biat kültürünü telkin eden dogmatik bir eser. Tam bir ortaçağ kafası… Genel olarak bakınca hikayeler güzel ama sonunu getirip teslimiyete bağlaması rahatsız edici. İnsan Ne ile Yaşar? İnsan aklıyla, fikriyle, zikriyle, vicdanıyla yaşar. Teslimiyetle değil. “Başına gelenin elbet vardır bir nedeni, sen düşünme yaratıcının vardır bir bildiği” demek akla hakarettir. Üstelik yaratıcı aklı, sormayı, sorgulamayı her şeyden değerli kılmışken… Tolstoy ise “sorgulama biat et” diyor. İnsan idrak ettiği kadar hisseder tüm duyguları; algılayamadığını hissedemez. Açıkçası bu eseri, vakti zamanında aristokrasiye savaş ilan etmesiyle fazla çelişiyor. En nihayetinde güzel mesajlar, doğru eleştiriler barındırmasına rağmen, keskin dönüşler-düşünceler rahatsız edici.

    Lütfen kusura bakmayın, bu şiir gibi yazının altına kitap eleştirisi belki de pek uygun olmadı. Yine de bu eleştirinin sadece Tolstoy ve “İnsan Ne ile Yaşar” eseri için olduğunu, bununla birlikte kaleminizi çok beğendiğimi belirtmek isterim 🙂 Yüreğinize sağlık. Sevgilerimle.

    • Değerli yorumunuz ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim?? Tolstoy ve kitabı için değerlendirmeniz elbette kendi açınızdan bir yorum olduğundan saygıyla okuyoruz, fakat biat kültürünü telkin eden dogmatik bir eser fikri benim için çok uzak bir yorum olarak kalıyor. Bilindiği üzere 3 evreyi en yoğun yaşadığımız ve gördüğümüz evreler Musa/İsa/ Muhammed (sav) evreleridir ki bu evrelerde İsevi boyut Allah’a sorgusuzca İnan’ dan geçmektedir. Tolstoy ‘ da bu inançla yetişmiş bir yazar olduğundan buna değinerek öykülerini yazması olası bir durumdur. Zaten Biz Muhammediye boyutuyla yaşamayı hedeflediğimizden öyküleri o bilinçle okuduğumuzda Allah inancını sorgusuzca sevgiyle kalbimize yerleştirmeyi hedefliyoruz. Ben kendi açımdan öykülerde biat yerine Allah’ a şirk koştuktan sonra cezasına razı gelen ve affedilen bir bakış açısı yakaladığımı belirtmek isterim. Komşuluk ilişkileri gerekse dünyevi hırsları anlattığı öyküleri de biat türünden bir algıya rastlamadım. Ama görüşünüzü yazdığını için teşekkür ederim?? Zira en büyük tad farklı bakış açılarına değinerek edebi bakışları değerlendirmekte. Bu zevki tattırdığımız ve yazıya yaptığınız yorum için tekrar tekrar teşekkür ederim, saygılarımla …?

  3. Sürekli unutan insanoğluna ne muhteşem bir hatırlatma! Var olun Zeynep Hanımcım

    • Değerli yorumunuza ve bakış açınıza çok teşekkür ederim. Bu bakış açılarına çok fazla ihtiyaç var ????

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM