Melda ÇÜÇEN
Melda  ÇÜÇEN
melda.cucen@hotmail.com
Hırslarımız Korkularımız Var Bizim “Oysa”
  • 2
  • 231
  • 16 Eylül 2023 Cumartesi
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    1 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Hırslarımız Korkularımız Hırslarımız, Korkularımız Var Bizim “Oysa” … Pek çoğumuz evrenin yalnızca maddeden oluştuğunu sanıyoruz değil mi? Sadece duyu organlarımızla ölçebildiğimiz şeylerin var olduğunu sanıyoruz. Bu kainatın madde üzerine kurulduğu yanılgısı öyle bir seviyeye gelmiş ki içimizde, bu yüzden maddeye sahip olma odaklı hırslarımız ve maddeyi kaybetme odaklı korkularımız yönetiyor her birimizi. Biriktirmek öğretilmiş bize, […]

Hırslarımız Korkularımız

Hırslarımız, Korkularımız Var Bizim “Oysa” … Pek çoğumuz evrenin yalnızca maddeden oluştuğunu sanıyoruz değil mi? Sadece duyu organlarımızla ölçebildiğimiz şeylerin var olduğunu sanıyoruz. Bu kainatın madde üzerine kurulduğu yanılgısı öyle bir seviyeye gelmiş ki içimizde, bu yüzden maddeye sahip olma odaklı hırslarımız ve maddeyi kaybetme odaklı korkularımız yönetiyor her birimizi. Biriktirmek öğretilmiş bize, kaybetme korkusuyla biriktiriyoruz. Sahip olmakla ilgili saplantılarımız var. Topladığımız eşyalarla, malla mülkle zengin olma deliliğimiz var. Bile isteye kendi dünyamızı maddeleşmiş bir cehenneme dönüştürüyoruz. Maddeye olan bu aşırı düşkünlüğümüz, kalpte hırsı, cimriliği, haseti hatta düşmanlığı peyda edebiliyor. Oysa evrenin özünün bilinç olduğu unutturuluyor bize, unutuyoruz..!

İmam Gazali, Dünya’ya gelen herkesi bir misafirperverin evinde misafir olmaya benzetiyor. ”Misafirler için, misafirperverin evinde odalar süslenir, misafirlerin önlerine içinde kuru yemişler bulunan tabaklar koyulur, öd ve buhurlu mangallarda çeşitli güzel kokular arasında türlü türlü şeyler yenir ve geriye, başkaları da geleceği için tabak ve mangal bırakılıp gidilir.” der İmam Gazali ve ardından şöyle der: ”O halde O’nun adetini bilen ve akıllı olan herkes öd ve buhurun kokusuna bürünür, meyveyi yer, tabak ve mangalı bırakır, şükür eder ve gider. Ahmak olan, bunları kendisine verdiklerini zannedip alıp götürmek ister. Gideceği zaman elinden alınanlara üzülür, canı sıkılır, feryat eder.

Uzun zamandır epey kitabım birikti. Farklı farklı türlerde yazılmış kitaplar. Tertemiz kitapları bir kenara ayırıp başkaları da faydalansın diye kütüphaneye götürdüm. Kütüphanede görevli hanıma kitap bağışı yapmak istediğimi söylediğimde direkt kurduğu cümle:” Ansiklopediyse almıyoruz” oldu. Sanırım herkes elindeki ansiklopedileri çıkarma derdinde… Ansiklopedilerin modası geldi geçti çoktan bilirsiniz, bizler sanırım vermeyi; kullanmadığımız, bize artık faydası olmayan şeyi elden çıkarmak olarak algılıyoruz. Kütüphanedeki hanımın kitapları gördüğü anki şaşkınlığını ve ardından gelen mutluluğunu tarif edemem…

Kumbara

Çocukken hepimizin kumbarası olmuştur mutlaka. Çocuklarımız tutumlu olsun isteriz elbet hepimiz, kumbara bu açıdan güzel bir araç. Çocuklarımız saçıp savurmasın, israf etmesin, parasının kıymetini bilsin; para biriktirmeyi, sabırlı olmayı, istediklerine kavuşmak için çaba göstermeyi öğrensinler isteriz. Tüm bu kazanımlar çocuğa bir kumbarayla aşılanabilir, ancak bazen amacını farklılaştırabiliyor. Mesela çocuğa sadece kendine odaklanma, bencillik, paraya gerektiğinden fazla önem verme ve her şeyi para gibi görüp kumbarayı olması gerektiğinden daha aşırı bir amaca taşımış olabiliyor.

Peki sürekli biriktirmenin, maddenin, vermek yerine almanın, tüketmenin empoze edildiği günümüzde çocuklarımız için ne yapabiliriz? Kumbara örneğinden devam edersek, kumbarayı ilk açışta çocuğun istediği bir şey alınabilir, fakat daha sonra çocuğun parayı bir hayır kurumu ya da ihtiyacı olan biri için biriktirmesi teşvik edilebilir. Böylece çocuk sadece kendi için, kendi istekleri için biriktirmek, paraya bu açıdan değer vermek yerine farklı amaçları da gözetebilecektir.

Bu durum, başkalarını da düşünmek, vermekten mutlu olma yetisini kazanmak için tam bir fırsattır. O parayı bizzat kendisinin hayır kurumuna vermesi ya da ihtiyacı olan birine bizzat kendisinin iletmesi, çocuğa, vermenin, yardım etmenin mutluluğunu yaşatacak ve öğretecektir.

Bizler sahip olmanın değil, yaşanmışlıklara karşı vermeyi seçtiğimiz tepkilerin yani davranışlarımızın önemli olduğunu anlayıp materyal biriktirmekle ilgili gösterdiğimiz çabayı, doğru şekilde davranabilmek için gösterebilsek, madde için birbirini öldüren insanlıktansa; doğru tepkiler verebilmek için birbirini yaşatan organizmalara dönüşürüz.

Daha fazlasına Sahip olmak için çabalamak yerine hayır yapabilmek için emek verenlerden, makam para pul yerine Rızai ilahi için hareket edenlerden olabilmek dileğiyle.. Sevgiler…

KAYNAKÇA Kendini Bilmek, İmam Gazali, Gelenek yayınları, syf100-106

Aeden, Azra Kohen, Destek Yayınları, syf:396

Sosyal Medyada Paylaşın:

2 yorum

  1. “Daha fazlasına Sahip olmak için çabalamak yerine hayır yapabilmek için emek verenlerden, makam para pul yerine Rızai ilahi için hareket edenlerden olabilmek dileğiyle..” ne güzel bir dilektir bu Melda hanım yüreğinize kaleminize sağlık. O kadar kaptırıyoruz ki maddesel hayata ilaç gibi geliyor yazılarınız.

    • Çok şükür, Yazdırana Ahu Hanımcım, Allah’ım idrakimizi tertemiz eylesin.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM