İnsanı aşk şaşkınlaştırır, başkalaştırır, ne yapacağını bilemez hale getirir derlerdi de hadi canım oradan derdim hep. Seni tanıdıktan sonra anladım ki gerçekten de aşk insanı şaşkınlaştırıyormuş, başkalaştırıyormuş, saçmalamana sebep olup elini ayağını dolaştırıyormuş. Hakikaten bu söylenilenler doğruymuş. İnsanın kalbinin ritmi değişiyormuş. Bende daha önceden aşık olduğumu zannederdim hep, aşkın ne olduğunu seninle öğrenmişim oysa ki. Çünkü önceleri aşklar mantıklıydı, başkalaştırmazdı, şaşkınlaştırmazdı ve ne yapacağımı bilirdim hep. “Hayır Okyanus Gözlüm, Tanımak Aşka Dahil Değil”

Sevgiymiş

Aşk değilmiş o, sevgiymiş. Geçermiş, gidermiş, unutulurmuş ve hayata devam edilirmiş. Saklanmazmış yürekte bir sır gibi. Yakmazmış, süründürmezmiş, devam etmeni engellemezmiş. Hakikaten seni görünce şapşala döndüm okyanus gözlüm, şapşala dönmeseydim benimle konuşmak istemiyor olmana rağmen ”Çok hücreli deoksiribo nükleik asitten oluşan primat nesin sen? beni nasıl bu kadar etkileyebiliyorsun? neden nöronlarım sana aşık olduğumu bana her zaman kanıtlıyor?” diye mesaj atar mıydım hiç? Ne yapacağını bilmez bir duruma gelmeseydim ve bu durumda tecrübelere sahip olsaydım işleri mahveder ve kaba konuşur muydum hiç? Ne yapacağımı bilemez halde olmasam iyi giden konuşmalarımızı mahveder miydim hiç? Bunların hepsi aşktan be okyanus gözlüm. Bunların hepsi aşktan. Aşkın yarattı beni baştan.

Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum ve aynı zamanda, içinde bulunduğum durumu anlayabilmek istiyorum usulca. Birisinin kalbimizi cayır cayır yakıp kül etmesi için onu tanımamıza gerek var mı? Sadece tanıdığımız insanlara mı aşık oluruz? Aşık olmak için tanımak mı gerekli yoksa aşka tanımak dahil değil mi? Leyla, Mecnun’u tanıyarak mı aşık olmuş? Ferhat, Şirin için dağları tanıdığından mı delmiş? Hayır okyanus gözlüm. Hayır. Aşka tanımak dahil değil. Tanımak varsa buna aşk denmez, sevgi denir, hoşlantı denir, ne bileyim başka şeyler denir. Ama dünyanın hiçbir yerinde birbirini çok iyi tanıdığı için birbirine aşık olan insanları göremezsiniz. Dünyayı sarsan aşklar genelde birbirlerini hiç tanımayan insanlar tarafından yaşanır. Benim hikayem de böyle değil mi biraz? Seni tanımadan tutulmadım mı sana? Senin kim olduğunu bilmeden yanmadı mı kalbim? Dünya bunu defalarca kez kanıtlamıştır ki, tanımak aşka dahil değil.

Okyanus Gözlüm

Sensiz geçen günler hiç güzel değil. Hayat devam ediyor. İnanabiliyor musun okyanus gözlüm? Senin olmadığın bir yaşamda insanlar gündelik hayatlarına devam ediyorlar ve bunun adına hayat diyorlar. Seni tanımadan önce bende buna hayat diyordum. Şimdi ise cehennem azabından farksız saçma bir şey diye nitelendiriyorum. Çünkü seninle birlikte söylenmemiş şarkılar var, seninle birlikte içilmemiş kahveler var, seninle birlikte edilmemiş danslar var, seninle birlikte gezilmemiş ülkeler var. Seninle birlikte kurulmamış bir hayat var ve ben buna hayat demek istemiyorum.

Seninle Londra sokaklarında yağmurun altında “Where’s My Love- SYML” adlı parçada dans etmek istiyorum. Sırılsıklam olmuş saçlarını kurumak istiyorum mesela bir havluyla. Ve sonra bir pencerenin karşısına oturup güzel yüzünü seyretmek istiyorum doyasıya. Ve sonra dua etmek istiyorum Tanrı’ya seninle karşılaşmama sebep olduğu için.

Seninle küçük çocuklar gibi Burger King’e gidip Çikolatalı Mikshake içmek istiyorum. Ama mutlaka Burger King olmalı. Çünkü geri kalan tüm yerlerdeki Milshake yapımları güzel olmuyor. Çikolatalı Milkshake’ı yudumlayıp okyanus gözlerine bakarak ”bu dünyada en sevdiğim 2. şey olmalı! 1.si sensin!” demek istiyorum.

Aynı Yıldızın Altında

Seninle Amsterdam’a gidip bir şampanya eşliğinde ”Aynı Yıldızın Altında” filmini izlemek istiyorum. Ama mutlaka Şampanya içmeliyiz çünkü şampanya yıldızlara dokunuyormuşsun  gibi hissettirir insana.

Seninle bir bardağın çeyreğini rakıyla doldurup, diğer kalan kısımlarını şampanyayla doldurarak bu karışımı içmek istiyorum. Çünkü Türkler bilir, adabı vardır rakının. Öyle her önüne gelenle içemezsin rakıyı. Ve acıdır rakı. Yaralarımız kadar acı ve derin. Ama şampanyayla karıştırırsak sana ”hayatıma geldin ve tüm yaralarımı sardın be adam! iyi ki varsın” demek istiyorum. Gülümsemeni izlemek ve seni öpmek istiyorum.

Seninle karşılıklı rakı içmek istiyorum be adam. Gel birbirimizin yaralarını saralım, ne olursa olsun birbirimize ait kalalım demek istiyorum.

Sana hakkımda bildiğim her şeyi anlatmak istiyorum ve yüzünün tüm detaylarını aşk ile öpmek istiyorum. Her gün seninle uyanmak ve güne seninle başlayabildiğim için şükretmek istiyorum. Her gün hayatta olduğun için minnet duymak istiyorum be adam. Başkasına değil, bana ait olduğunu bilerek mutlu olmak istiyorum. Başkasına ait olduğun ya da olabileceğin düşüncesiyle savaşmak zorunda kalmayacağım bir gün istiyorum.

Severdim Seni Okyanus Gözlüm

Sana en çok senin ne kadar güzel olduğunu anlatmak istiyorum okyanus gözlü adam. Dünyanın bütün güzellikleri sende toplanmış sanki. Çünkü kalbim öylesine deli oluyor ki senin için, tüm kusurlarını bile öpmek istememe sebep oluyor. Kusurlar demişken, kusurun var mı bilmiyorum, gözümde öyle mükemmelsin ki, ama ne olursa olsun yine de öperdim kusurlarını ve severdim seni.

Seninle birlikte yazılmamış şiirler, uyanmamış geceler, içilmemiş kadehlerimiz var. Seninle birlikte yemeye söz verdiğimiz ama hiçbir zaman yiyemeyeceğimiz iki yemek randevumuz var. Seninle birlikte henüz etmediğimiz sabah kahvaltılarımız var. Seninle birlikte yetişkin olmaktan sıkılıp el ele tutuşup çocuk gibi parka koşup oyun oynamadığımız zamanlarımız var. Hiçbirini yaşayamadık be gün ışığım. Muhtemelen de hiçbirini hiçbir zaman yaşayamayacağız. Bunu çok net bir şekilde bilmeme rağmen nasıl olur da hayatın devam etmesine güzel bir şeymiş gibi bakabilirim ki? Aşık olduğum adam yoksa, dünya benim olsa ne olur ki? Her neyse okyanus gözlüm, tüm bu yaşanabilir güzellikleri yaşayamayacak olmamıza bir kadeh rakı kaldıracağım ben acılı yüreğimle; kendine iyi bak.